نبذة مختصرة : ÖZMeme kanserinin tanı ve tedavisinde bilimsel, teknolojik ve yöntemsel bir hayli gelişme kaydedilmesi ve olumlu katkılarının gözlemlenmesine karşın, meme kanseri sıklığının dünyada ve Türkiye’de arttığı belirtilmekte ve bu artışın önümüzdeki yıllarda devam edeceği öngörülmektedir. Son yıllarda yapılan çalışmalarda, gece çalışma ve düşük D vitamini düzeyinin meme kanseri riskini arttırdığı belirlenmiş; soya yağı, vitamin E-C ve beta-karoten gibi antioksidanların kullanılmasının ise riski azalttığına ilişkin yeterli kanıt bulunamamıştır. Günümüzde, mamografinin erken tanı amacıyla giderek daha yaygın kullanıldığı; morbidite açısından sentinel lenf nodu biyopsisinin, aksiller lenf nodu diseksiyonuna göre daha üstün olduğu; meme koruyucu cerrahinin mastektomiye eşdeğer sağ kalım sağladığı belirlenmiş, hasta yararına olan bu iki yeni yaklaşım daha yaygın kullanılmaya başlanmıştır. Diğerbir gelişme ise moleküler sınıflamada biyobelirteçlerin kullanılması ile bireyselleştirilmiş/hedefe yönelik tedavi yoluyla en yüksek etkinlik ve en az yan etkiye sahip ideal tedavinin uygulanabilir olmasıdır. Gelecek yıllarda, nanoteknolojinin bir parçası olan nanopartiküller kullanılarak ilacın dolaşım süresinin ve etkinliğinin arttırılabileceği bildirilmektedir. Kanser hücrelerinin genetikparmak izini çıkaran “genetik parmak izi/fingerprint” ve tümörün vücuttaki seyrine yön veren ana geni “sürücü/driver mutasyon” genini saptayan yöntemler üzerinde yapılan çalışmalar sonucunda, sürücü mutasyonu bloke edecek ilaçlarla nokta atışı yapılarak, genetik mutasyonun tedavi edilebileceği kaydedilmektedir.
No Comments.