Item request has been placed! ×
Item request cannot be made. ×
loading  Processing Request

Kur’an’da ‘İmrae’ ve ‘Zevc’ Kelimelerinin Anlam Alanı

Item request has been placed! ×
Item request cannot be made. ×
loading   Processing Request
  • معلومة اضافية
    • بيانات النشر:
      Cumhuriyet University, 2017.
    • الموضوع:
      2017
    • Collection:
      LCC:Islam. Bahai Faith. Theosophy, etc.
    • نبذة مختصرة :
      Öz: Farklı kelimelerin aynı anlamı ifade etmesi şeklinde tanımlanan eş anlamlılık/terâdüf kavramının, dilde mevcudiyeti, modern dilbilimcilerin yanı sıra Kur’an ile bağlantılı olması bakımından İslâm âlimleri tarafından da tartışılmıştır. Bu âlimlerden eş anlamlığın dilde varlığını kabul edenler olduğu gibi kabul etmeyenler de olmuştur. Bu çalışmada, eş anlamlı olduğu iddia edilen kelimelerin Kur’an’da birbirinin yerine kullanılmasının Kur’an’ın sahip olduğu anlam ve ahenk bütünlüğü açısından doğru olmadığı ileri sürülmüş ve bu tür kelimeler arasında anlam açısından birebir benzerlik değil sadece yakın anlamlılık ilişkisinin var olduğu vurgulanmıştır. Bu düşünceden hareketle Kur’an’da geçen ve tefsirlerde birbirinin yerine kullanılan imrae ve zevc kelimelerinin anlam alanları tespit edilmeye çalışılmıştır. Sonuç itibariyle, imrae kelimesinin anlam alanı şöyle belirlenmiştir: Eşler arasındaki inanç farkından ve iffetsizlikten kaynaklı ihanet, kısırlık, bekârlık/dulluk, kocanın eşine karşı ilgisizliği ve cehennem ehli olma. Zevc kelimesinin anlam alanı ise şu şekilde tespit edilmiştir: Zevciyet/evlilik ve inanç birlikteliği. Bu nedenle, çalışmanın esasını oluşturan her iki kelimenin yakın anlamlı olmasına rağmen birbirinin yerine kullanılamayacağı sonucuna varılmıştır.Özet: Eş anlamlılık, “iki ya da daha fazla kelimenin aynı anlama gelmesi” olarak tanımlanır. Bir dilde eş anlamlı kabul edilen sözcüklerin, o dilin anlatım gücünü artırdığı iddia edilse de anlam bulanıklığına sebep olduğu da görülmektedir. Eş anlamlılığın dil üzerindeki bu iki etkisi nedeniyle dilde mevcudiyeti, modern dilbilimcilerin yanı sıra İslam alimleri tarafından da tartışılmıştır. Bu alimlerden eş anlamlığın dilde varlığını kabul edenler olduğu gibi kabul etmeyenler de olmuş, “terâdüfçüler” ve “furûkçular” olmak üzere iki farklı kola ayrılmışlardır. Terâdüfçüler Arapçada ve dolayısıyla Kur’an’da eş anlamlı sözcüklerin bulunduğunu kabul ederken; furûkçular hiçbir sözcüğün başka bir sözcükle aynı olamayacağını, aralarında nüansların olduğunu kabul etmişlerdir. Kur’an’da kullanılan kelimeler rastgele seçilmemiştir. Kur’an’ın sözdizimindeki estetik boyutu onun i’cazının bir gereği olarak bir benzeri getirilemeyecek şekilde Yüce Allah tarafından tayin edilmiştir. Bu nedenle eş anlamlı olduğu varsayılan kelimelerin Kur’an’da birbirinin yerine kullanılamayacağı, kullanıldığı takdirde de ahengi ve estetiği bozacağı aşikârdır. Bu çalışmamızda da -imrae ve zevc kelimeleri bağlamında- Kur’an’da eş anlamlılığın mevcut olamayacağına dikkat çekmek istiyoruz.Bu çalışmada üzerinde durmaya çalışacağımız imrae ve zevc kelimelerinin, tefsir kitaplarında birbirinin yerine kullanıldığı ve bu kelimelerin Türkçeye “hanım, eş, karı, kadın” şeklinde tercüme edildiği görülmektedir. Nitekim meallerde de bu şekilde kullanılan kelimeler hem Arapça hem de Türkçede “eş anlamlı” olarak birbirinin yerine kullanılmaktadır. Meseleye Kur’an dili açısından bakıldığında ise bu kelimelerin birbirinin yerine kullanılmadığını belirtmeliyiz. Zira Kur’an, dikkatlice okunduğunda söz konusu sözcüklerin kullanıldıkları bağlamların farklılık arz ettikleri görülecektir.Arapçada “kadın”ı ifade eden imrae kelimesinin Kur’an’da rastgele değil de çeşitli bağlamlar çerçevesinde kullanıldığını tespit etmekteyiz. Bu kelimenin Kur’an’da kullanıldığı bağlamları aşağıdaki gibi sıralayabiliriz: İmrae kelimesi Kur’an’da eşler arasında mevcut olan inanç farkından dolayı ortaya çıkan ihanet/hıyanet bağlamında, kadını ifade etmek için kullanılmıştır. Bu durumda, inkârcı olanın kadın olması mümkün olduğu gibi kocanın da inkârcı olması mümkündür. Nitekim kadının inkârcı olması durumunun en tipik örneğini Kur’an’da Hz. Nûh’un karısı ile Hz. Lût’un karısı oluşturmaktadır. Burada iki peygamber karısının, kocalarına iman etmemeleri, en azından münafıkça bir tavır sergilemeleri söz konusudur. Konuya ilişkin et-Tahrîm 66/10. âyetinde hem Hz. Nûh’un hem de Hz. Lût’un eşleri imrae kelimesiyle nitelendirilmiştir. Söz konusu peygamber hanımlarının bu inanç farklılığı âyette inkâr, şirk, nifak vb. terimlerle değil “ihanet” şeklinde ifade edilmiştir. Kocanın inkârcı/müşrik, karısının ise mümin olma durumunun örneğini ise Firavun ile karısı oluşturmaktadır. Kur’an, Firavun’u inkârcı bir kişilik olarak karısı Âsiye’yi ise Hz. Musa’nın davetine olumlu cevap veren Müslüman biri olarak takdim eder. Bu kadından Kur’an’da, adı zikredilmeksizin imrae diye söz edilmektedir. Bu ifade, el-Kasas 28/9 ve et-Tahrîm 66/11. âyetlerde olmak üzere tüm Kur’an boyunca iki kere geçmektedir. Evli oldukları halde eşlerden birinin diğerine -iffetsizlik neticesinde- ihanet etmesi durumunda da Kur’an’da kadın için zevc değil imrae kelimesi kullanılmaktadır. Bu konunun örneğini Mısır Azizi’nin karısının, evinde yetişen genç/delikanlı Yûsuf’a duyduğu arzuya kendini kaptırıp onunla birlikte olma isteği oluşturmaktadır. Kadının bu ihaneti sebebiyle Yûsuf 12/30. âyetinde onu tanımlayan sözcüğün imrae şeklinde kullanılması ve bu kadının yaptığı davranışın da Yûsuf 12/52. âyette ihanet olarak zikredilmesi dikkat çekicidir. İmrae kelimesi Kur’an’da çocuğu olmayan kadınları ifade etmek için de kullanılmıştır. Bu konunun örneklerinden biri ez-Zâriyât 51/28-29. âyetinde Hz. İbrahim’in eşiyle, Meryem 19/5. âyette ise Hz. Zekeriya’nın eşiyle alakalı olarak kullanılmıştır. Nitekim bu iki peygamberin eşi de kısırlık sebebiyle çocuk sahibi olmadıkları için ilgili ayetlerde imrae şeklinde nitelendirilmişlerdir. Konuya ilişkin bir diğer örneği de en-Nisâ 4/12. âyette çocuğu ve babası olmayan (kelâle) kadının imrae şeklinde nitelendirilmesi oluşturmaktadır. Bekâr ve dul olan kadınlar için de imrae kelimesi kullanılmıştır. el-Kasas 28/23. âyette Hz. Şuayb’in henüz evlenmemiş kızlarının durumu ile Âl-i İmrân 3/35. âyette geçen Meryem’in annesinin, kızı doğmadan önce eşinin (İmran’ın) ölmüş olması neticesinde dul kalması durumu bu başlık altında zikredebileceğimiz örneklerdir. Nitekim bu kadınları ifade etmek için de imrae kelimesi kullanılmıştır. Kur’an’da, imrae kelimesinin kadın için kullanıldığı iki durum daha söz konusudur. Bunlardan birincisi en-Nisâ 4/128. âyetinde kocasının kendisine karşı olan ilgisizliği ile karşı karşıya kalan kadını ifade etmek için kullanılırken ikincisi de el-Mesed 111/4. âyetinde Ebu Leheb’in karısı hakkında cehennemlik olan kadını ifade etmek için kullanılmıştır. Çalışmamızda üzerinde duracağımız bir diğer kavram olan “zevc/ezvâc” evlilik bağı olan her karı ve koca için kullanmaktadır. Âdem’in yaratıldığı özden eşi Havva’nın da yaratıldığının vurgulandığı en-Nisâ 4/1. âyetinde Hz. Havva’yı ifade etmek için zevc kavramı kullanılmıştır. Yine Allah’ın aynı özden yarattığı eşler arasına sevgi ve rahmet koymasının zikredildiği er-Rûm 30/22. âyetinde eşler zevc kavramıyla ifade edilmiştir. Kur’an’da zevc/ezvâc kelimesi, hem müminlerin inanç birlikteliği bağlamında hem de inkârcıların inanç birlikteliği bağlamında kullanılmaktadır. Nitekim Kur’an’da Resûl-i Ekrem’in eşleri için ezvâc kelimesinin kullanılması ve yine Yâsîn 36/55-56. âyetlerinde cennetlik olan müminlerin cennette aynı inancı paylaştıkları eşleriyle olan birlikteliklerini ifade ederken eşler ezvâc kelimesiyle zikredilmiştir. Bunun tam tersi diyebileceğimiz ve es-Sâffât 37/22. âyette kullanılan ezvâc kelimesi ise şirkte, inkârda aynı zihniyete sahip olanları ifade etmektedir. Sonuç olarak zevc, eş olmanın gerektirdiği hemen tüm durumları içeren bir kelime iken bu kelimenin gereklerinin tam olarak ortaya çıkmadığı durumlarda imrae kelimesi kullanılmıştır. İmrae ve zevc kelimeleri özelinden hareketle genel olarak eş anlamlılığın Kur’an’da zemininin bulunmadığını söyleyebiliriz. Bu nedenle, Kur’an’ın kullandığı kelimeler için “eş anlamlı” yerine “yakın anlamlı” ifadesinin kullanılmasının daha uygun olduğunu düşünüyoruz.
    • File Description:
      electronic resource
    • ISSN:
      2528-9861
      2528-987X
    • Relation:
      https://dergipark.org.tr/tr/pub/cuid/issue/32430/338041?publisher=cumhuriyet; https://doaj.org/toc/2528-9861; https://doaj.org/toc/2528-987X
    • الرقم المعرف:
      10.18505/cuid.338041
    • الرقم المعرف:
      edsdoj.83d5158eec24eb6966c0f6b2aac790e