نبذة مختصرة : Orta Asya kültürünün Anadolu ile ilk teması, tabiî olarak Türklerin bu coğrafyayı fethetmeleriyle başlamıştır. Fethi müteakip, XII. ve bilhassa XIII. yüzyıllarda yapılan göçler, bu kültürel birikimin Anadolu’ya aktarılmasında kayda değer rol oynamıştır. Bununla beraber, ağırlıklı olarak Beylikler ve Osmanlı dönemlerinde Orta Asya kökenli pek çok ilim, sanat ve tasavvuf erbabının Anadolu’ya gelmesi; buna mukabil Anadolu’dan da söz konusu coğrafyaya ilmî seyahatlerin gerçekleştirilmesiyle, ilim ve kültür köprüsünün önemi daha da artmıştır. XVI. yüzyıl sonlarına kadar yoğun olarak devam eden bu ilişkilerin, Anadolu Türklüğü için fevkalade önemli sonuçları olmuştur: Anadolu’da İslâmiyet’in yayılma süreci hızlanmış; Orta Asya’nın medrese geleneği, ilmî tartışmaları, edebî birikimi ve tasavvufî ekolleri yeni vatana taşınmıştır. XVI. yüzyıldan sonra eskiye göre oldukça yavaş seyreden ilişkiler, giderek kaybolmuştur. ; The first contacts between Central Asia and Anatolia naturally began with the Turkish conquest of this region. After the conquest, the migrations of the 12th and 13th centuries played an important part in bringing various cultural elements from Central Asia to Anatolia. In addition, during the Beylik and Ottoman periods, many scholars, artisans and sufi leaders came to Anatolia, and in return some scholars went to Central Asia for scientific research. All this increased the significance of this virtual bridge between the two regions. These relations, which lasted until the end of the 16th century, had significant consequences for Anatolian Turks. These relations accelerated the spread of Islam in Anatolia and transferred the madrasa tradition, scholarly debates, literary heritage and sufi schools to this new homeland. The relations between these two regions started to loosen after the 16th century and broke off in time.
No Comments.