نبذة مختصرة : Enlightenment Philosophy placed rationalism vis-à-vis the Western traditional thought system. Rationalism of the Enlightenment Philosophy, however, have been criticized intensely both by its contemporaries and the philosophical currents that had emerged in the following centuries.The most important criticism directed by Frankfurt School, which has an important place in such criticisms, is that the reason created by the Enlightenment was turned into a myth. This reason, according to Adorno and Horkheimer, with World War I happened in just the beginning of 20th century, proved that it was a tool not for the prosperity and happiness of the humanity, but for power and scientific progress. In this sense, according to Frankfurt School thinkers, human race, having lost its centuries long utopias, is passing through a century of dystopias.Dystopias, which had emerged in early 20th century in literature, began to be used in late 1920s in cinema as well. Dystopian films, falling mostly within the genre science-fiction, treat various issues according to social, cultural and political developments.In dystopian films, which have been treating various themes since the first years of cinema, the theme of `post-apocalypse` came to the fore especially after 2000. However this theme was not treated, as the case was for the dystopian films shot before, based on `creatures coming from external space` or `mad scientist changing the world`, but on issues such as humanity's destroying the nature as a consequence of technological progress, over-consumption and disruption of the ecological system.İngilizce Anahtar Kelimeler:1- Frankfurt School2- Enlightenment3- Distopia4- Human5- Nature
Aydınlanma Felsefesi 17. yüzyılda, Batı'da geleneksel düşünce sisteminin karşısına akılcılığı koymuştur. Ancak Aydınlanma Felsefesinin akılcılığı, hem çağdaşları hem de sonraki yüzyıllarda ortaya çıkacak olan felsefi akımlar tarafından yoğun eleştirilere maruz kalmıştır.Bu eleştirilerin içinde önemli bir yeri olan Frankfurt Okulu'nun Aydınlanmaya yönelttiği en büyük eleştiri, Aydınlanmanın yarattığı aklın bir mit'e dönüşmesidir. Adorno ve Horkheimer'a göre bu akıl, henüz 20. yüzyılın başlarında yaşanan I. Dünya Savaşı'yla insanlığın refah ve mutluluğu için bir amaç olmak yerine, güç ve bilimsel ilerleme için bir araç olduğunu kanıtlamıştır. Bu anlamda Frankfurt Okulu düşünürlerine göre; insanoğlu yüzyıllardır süregelen ütopyalarını yitirerek distopyaların egemen olduğu bir yüzyılda yaşamaktadır.20. yüzyılın başlarında Edebiyat alanında ortaya çıkan distopyalar, 1920'lerin sonunda sinema alanında da kullanılmaya başlanmıştır. Ağırlıklı olarak bilimkurgu türü içerisinde yer alan distopik filmler tarihsel, oplumsal, kültürel ve politik gelişmelere göre farklı konuları işlemektedir.Sinemanın ilk yıllarından itibaren farklı temaların işlendiği distopik filmlerde özellikle 2000 yılı sonrasında `kıyamet sonrası` teması öne çıkar. Ancak bu temanın işlenişi geçmiş yıllarda yapılan distopik filmlerde olduğu gibi `dış uzaydan gelen yaratıklar` ya da `çılgın bilim adamının dünyayı değiştirmesi` ile değil, insanlığın teknolojik ilerleme, fazla tüketme, ekolojik sistemi bozma sonucunda doğayı yok etmesi gibi konular etrafında gerçekleşir.Türkçe Anahtar Kelimeler: 1-Frankfurt Okulu 2-Aydınlanma 3-Distopya 4-İnsan 5-Doğa
149
No Comments.