نبذة مختصرة : Bu çalışmanın temel amacı, uyumlaştırılmış uluslararası girdi-çıktı tabloları verilerinden sektörel dikey uzmanlaşma ve yurtiçi katma değer paylarını hesaplayarak, seçilmiş Asya ülkeleri ve Türkiye’nin ihracatlarının gerçekte ne kadarının bu ülkelerde üretildiğini belirlemektir. İkinci amaç, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde uluslararası ticaretin değişen yapılarına bağlı olarak ticaret teorilerinin ve analiz araçlarının gelişimini ortaya koymaktır. Üçüncü amaç, Doğu Asya ülkelerinin ihracata dayalı istisnai sanayileşme süreçlerinde (Asya mucizesi) neyi farklı yaptıklarına ilişkin muhtemel cevapları aramaktır. Dördüncü amaç, Türkiye’nin 1980 sonrası ihracata yönelik sanayileşme sürecini, sektörel ihracat gelişmeleri ve yapısal dönüşümü ile birlikte incelemektir. Son amaç ise, geleneksel ve yeni analiz yöntemlerini kullanarak, bu ülkelerin ihracat performanslarını çok boyutlu olarak karşılaştırmaktır. Böylece Çin ve Asya etkileri de ayrıca incelenmektedir. Çalışmada, çeşitli sektörel ve toplulaştırılmış verilerden gözlenen küresel gelişmeleri ve farklı analizlerden elde edilen sonuçları şu şekilde özetlemek mümkündür: i) İhracata yönelik sanayileşme modeli ekonomik gelişmenin temeli durumundadır. ii) Ticaret önündeki engelleri büyük oranda kaldıran gelişmekte olan ülkelerin, küresel ticaret sistemine katkıları son 20 yıldır sürekli artış trendi göstermektedir. iii) Yüksek ihracat performansı için talep ve arz yönlü faktörler önemlidir. iv) Küresel değer zincirleri, çok sayıda ülkenin işbölümü içinde birlikte üretim yaptığı, sektörler arası ve sınır ötesi üretim sistemlerini biçimlendirmektedir. Bu yapı, rekabetçilik baskılarının yanında, karşılıklı tamamlayıcılığı da geliştirmektedir. v) Sanayileşme üretimde, ihracatta ve istihdamda bir kalite gelişimini ve yapısal dönüşümü ifade etmektedir. Bu dönüşüm, ‘doğal’ olarak var olan karşılaştırmalı üstünlüklerden çok, Doğu Asya ülkelerinin başardığı gibi ‘edinilmiş’ rekabetçi üstünlüklere işaret etmektedir. vi) Uzun bir süre geri planda kalan sanayileşme politikaları, Doğu Asya mucizesinde hükümet müdahaleleri ve sektörel uygulamaların belirleyici olduğu yönündeki konsensus ile birlikte yeniden önem kazanmıştır. Ancak, özellikle aşırı müdahalelerin, günümüzde diğer gelişmekte olan ülkeler için uygulanabilirliği ve başarısı halen tartışmalıdır. vii) Birçok küresel değer zincirinde üretimin ve ihracatın yurtdışı faktör içerikleri ile katma değer payları 1990 yılından itibaren yükselme trendindedir. Bu süreçte aramalı ticareti nihai mal ticaretinden daha fazla artmaktadır. viii) Ülkelerin ne ürettikleri ve ne ihraç ettikleri önemlidir. Uygulamada, üretim ve ihracat içeriği daha sofistike olan ülke performanslarının daha sürdürülebilir olması, inovasyonun önemini vurgulamaktadır. ix) 2000’li yıllarla birlikte ihracatını hızlı bir şekilde artıran Türkiye, makine ve motorlu taşıtlar gibi orta seviye teknolojili ürünler ihracatındaki küresel payını, geleneksel tarım ve emek yoğun gıda ve tekstil ürünleri aleyhine artırarak yapısal bir dönüşüm de yaşamaktadır. Bu dönüşüm, şimdilik, gelişmiş ülkelerin sanayileşmeme eğilimleri ve yerel avantajlardan yararlanmak için üretim süreçlerini gelişmekte olan ülkelere kaydırmaları ile açıklanabilmektedir. x) Girdi ticareti ve yeniden ihracat kaynaklı çoklu hesaplama nedeniyle, standart toplam ticaret istatistikleri ülkelerin ticaretindeki net katma değerlerini ve kazançlarını yansıtmamaktadır. Ayrıca sadece nihai malları dikkate alan ‘endüstri içi ticaret’ ve sadece ihracatta ithal girdi payını gösteren (ithalattaki yurtiçi içerikleri kapsamayan) ‘dikey uzmanlaşma’ ölçümlerinin kullanımı da sınırlıdır. Bu nedenle katma değer ticareti hesaplamaları şimdilik en uygun yöntem durumundadır. xi) 2002 yılı için Türkiye’nin toplam ihracatının ithal girdi içeriği yaklaşık yüzde 17 ve toplam aramalı talebi içinde ithal ara mallarının payı yaklaşık yüzde 16 iken, 2009 yılında toplam ihracatının yurtdışı katma değer içeriği yaklaşık yüzde 22’dir. xii) 2009 yılında Türkiye, Güney Kore, Hindistan ve Çin için imalat sanayii ihracatında yurtiçi katma değer payları sırasıyla yüzde 74, 64, 76 ve 74 iken, toplam katma değer ihracatının toplam katma değer ithalatını karşılama oranları sırasıyla yüzde 79, 69, 67 ve 51’dir. Sonraki değerler bu ülkelerin net katma değer ithalatçısı olduklarını göstermektedir. Güney Kore (yüzde 470) ulaşım araçlarında; Türkiye (yüzde 336), Hindistan (yüzde 226) ve Çin (yüzde 316) ise tekstil, deri ve ayakkabı ürünlerinde en yüksek oranlara sahiptir.
The primary purpose of this study is to determine how much of selected Asian countries’ and Turkey’s exports is really made in these countries measuring sectoral vertical specialization and domestic value-added from harmonized international inputoutput table data. Second objective is to present changing patterns of international trade in both developed and developing countries, together with the responses of evolving trade theories and their analysis tools to these changes. Third objective is to find out some possible explanatory answers to what East Asian countries did different for the exceptional export-led industrialization paths (Asian miracle). Fourth objective is to investigate Turkey’s export-oriented industrialization process with demonstrations of export developments and structural transformation. The last objective is to compare export performances of these countries multidimensionally, using the traditional and new analysis methods. By doing so, China and Asia effects are also examined. The global and country-specific outlooks of various sectoral and aggregated data and main findings from different analysis techniques can be summarized as follows: i) Export-oriented industrialization model is fundamental of economic development. ii) After substantial reductions in developing countries’ trade barriers, their participations in international trading system have rapidly grown over the past two decades. iii) Both demand and supply side factors are important determinants of high export performance. iv) Global value chains have formed inter-sectoral and cross-border production networks, in which, numerous countries have been manufacturing with an international division of labor. This trade in tasks also implies mutual complementarity besides rising competitive pressures. v) Industrialization is principally a process of structural transformations and upgrades in production, export and employment. This requires ‘acquired’ competitive advantages rather than ‘natural’ comparative advantages, as East Asian countries carried out. vi) After a long neglect, ndustrial policies have become fashionable with the rising consensus that government interventions contributed to East Asian miracle. However, the applicability and success of especially excessive regulations are still controversial for other developing countries. Foreign contents and value-added shares of production and export have rapidly increased since the 1990s in most global value chains. In this process, global trade in intermediate goods has grown much faster than in final goods. viii) What countries produce and export matter. In practice, the fact that countries producing and exporting more sophisticated components have more sustainable performance, confirms the importance of innovation. ix) Turkey has not only experienced a boom in its gross export but also increased its global export share in medium-level technological manufactures mainly like machinery and motor vehicles, while reducing that of traditional agriculture and labor intensive goods such as food and textile over time since the early-2000s. This transformation, for now, can be seemingly explained by developed countries’ deindustrialization processes and sliding their production stages to the developing countries to benefit locational advantages. x) Because of multiple counting, caused by export and re-export of intermediate goods, standard gross trade statistics are unable to capture countries’ net value-added and gains and in their trades. Furthermore, the use of the intra-industry trade calculated taking into account only final goods and vertical specialization including just import content of export (excluding export content of import) are also limited. Therefore, measuring countries’ trade in value added is for now seen the most appropriate method. xi) Turkey’s import content of gross export is about 17 percent; the share of input import in total input demand is about 16 percent in 2002 and foreign value-added share of gross export is about 22 percent in 2009. xii) In 2009, domestic value-added shares of manufacturing industry for Turkey, South Korea, India and China are 74, 64, 76 and 74 percent and the rates of total value-added imports covered by total value-added exports are 79, 69, 67 and 51 percent, respectively. The latter values indicate that these countries are net value-added importers in their trades. South Korea (470 percent) has the highest ratio in transport.
Tez (Doktora) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2014.
xix, 352 s. : tablo ; 29 cm.
Kaynakça (s. 318-351) var.
TEZ10502
No Comments.