نبذة مختصرة : With this study, it is aimed to clarify some ambiguities about the origin of the manuscripts that the edition of Kitāb al-Tahrīsh and Kitāb al-Maqālāt, which we published recently, rest on. Those editions which we expect to open new horizons in terms of the history of Islamic theology and hadith criticism, have reached today via Yemeni libraries, like other Muʿtazila cultural heritage items. Due to the political instability caused by the long-term civil wars in the country, a detailed inventory of private or official libraries in Yemen, which has rich collections of manuscripts on Islamic culture, has not been made until now. Although some of these manuscripts were collected in the Sanaa Library (Maktabat al-Awqāf), most of them are still preserved in mosques’ libraries or private collections under inappropriate conditions. Since there are no reliable records or indexes of these manuscripts, it is not possible to give reliable information about the origin of each item especially the status of those found in private collections or family libraries as called Buyūt alʿilm. Today, most of the Yemeni manuscripts found in the libraries of Europe, America and Islamic countries have been purchased by manuscript collectors, merchants, foreign researchers, or other illegal ways. The ones that have been published so far are either based on these manuscripts or similarly on copies from Yemen. This ambiguity about the origin of the manuscripts can sometimes lead to unjust accusations that target the editors of them, as if they used illegal copies on purpose. In this article, we tried to clarify the ambiguities and controversial points related to those manuscripts which our edition is based on by giving information about the obtaining manuscripts and edition processes. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
نبذة مختصرة : 5./11. asra kadar devam eden Mu‘tezile mezhebi, geride zengin bir kültürel miras bırakmıştır. Yemen kütüphaneleri vasıtasıyla gelen eserler istisna edilirse bu mirasın büyük bir kısmı kaybolup gitmiştir. Tabiî felaketler dışında mezhep taassubu, Haçlı ve Moğol istilaları bu mirasın yok olmasının önemli nedenleri arasında sayılmaktadır. Yemen Bölgesi ise coğrafi konumu itibariyle büyük istilalardan uzakta kaldığı için İslam kültürüne dair çok sayıda yazma eseri muhafaza edebilmiştir. Ancak son yüzyılda Yemen’de yaşanan iç karışıklıklar, buradaki yazmaları da yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakmıştır. Bu yazmaların bir kısmı 1925 yılında San‘a Evkâf Kütüphanesi’nde toplanmış ise de büyük bölümü hâlâ camilerde, buyûtü’l-ilm denilen aile kütüphanelerinde ve özel koleksiyonlarda uygun olmayan şartlarda muhafaza edilmektedir. Şimdiye kadar bunların bir envanteri çıkarılamadığı gibi güvenilir kayıtları da bulunmamaktadır. 19. asırdan bu yana söz konusu miras talan, hırsızlık, yangın, rutubet gibi tehditlerin yanı sıra yazma koleksiyoncularının da yoğun ilgisiyle karşı karşıya kalmıştır. Bugün Avrupa, Ortadoğu ve Amerikan kütüphanelerindeki binlerce Yemen yazması, koleksiyoncular ve yazma tüccarları vasıtasıyla gelmiştir. Bu mirasın, asli vatanı olan Yemen’den dışarı çıkarılması can sıkıcı bir durum ise de daha güvenli şartlarda muhafaza edilmesi ve araştırmacıların erişimine sunulması açısından olumlu sonuçları da olmuştur. Mesela Osmanlı’nın son döneminde Yemen’e görevli olarak giden Ali Emiri’nin (ö. 1924) beraberinde getirdiği yazmalar, bugün Ali Emiri Kütüphanesi’nde muhafaza edilmektedir. 2000 yılında San‘a’da kurulan Zeyd b. Ali Vakfı, Zeydiye ve Mu‘tezile yazmalarını toplamayı ve araştırmacıların erişimine açmayı hedeflemiştir. Bu vakfın, son zamanlarda bazı Amerikan üniversitelerinin iş birliğiyle Yemen yazmalarını dijitalize etme çalışmaları da umut verici gelişmeler olarak kaydedilmelidir. İslam kültürünün her alanıyla ilgili olan bu yazmalar arasında önemli sayıda Mu‘tezile eserleri de bulunmuştur. 1960’lı yıllarda Mısır’da neşredilen Mu‘tezile eserleri, Yemen’den getirilen yazmalara dayanmaktadır. Yakın zamanda neşrettiğimiz Kitâbü’t-Tahrîş ile Kitâbü’l-Makâlât’ın yazmaları da Yemen kütüphanelerinde bulunmuştur. Hadis tenkit tarihi, kelam ve mezhepler tarihi araştırmalarında çığır açıcı nitelikte olan bu eserlerin Türkiye’de yayınlanmış olması, İlahiyat araştırmalarının geldiği seviyeyi göstermesi açısından ayrı bir önemi haizdir. Kitâbü’t-Tahrîş, hicrî ikinci asır kelamcılarından Dırâr b. Amr’ın (ö. 200/815 [?]) hadis tenkit tarihine dair kısa bir risalesidir. Bu risalenin el yazması, 2002 yılında Yemenli araştırmacı Abdüsselam el-Vecîh (ö. 2022) tarafından Yemen’in en eski ilim merkezlerinden biri olan Şehâre’deki İmam Kâsım b. Muhammed Camii Kütüphanesi’nde keşfedilmiştir. Vecîh, 2002’de yayınladığı Yemen yazmalarıyla ilgili katalogda risaleyi kısaca tanıtmış ve bir kopyasını da kurucularından olduğu Zeyd b. Ali Vakfı’ına teslim ederek araştırmacıların erişimine sunmuştur. 2006 yılında Vakıf merkezinden bir kopyasını aldığım risaleyi, meslektaşım Mehmet Keskin’le birlikte yorucu bir tahkik sürecinin ardından 2014 yılında neşretmeye muvaffak olduk. Kitâbü’t-Tahrîş, hadis istismar ve uydurma faaliyetine dair bilinen en eski risaledir. Sözlükte dalaşmak, boğuşmak, horoz ve köpek dövüştürmek anlamına gelen tahriş kelimesi, kitapta ‘fitne çıkarmak, insanları birbirine düşürmek’ şeklinde mecazi bir anlamda kullanılmıştır. Bazı itikadi ve siyasi fırkaların, hadis rivayetlerini istismar ederek ümmet arasında fitne çıkarmaları bu metaforla ifade edilmiştir. Kitâbü’l-Makâlât ise Bağdat Mu‘tezilesi kelamcılarından Ebü’l-Kâsım el-Belhî (ö. 319/931) tarafından kaleme alınmıştır. Eş‘arî ve Matürîdî gibi âlimlerle çağdaş olan Belhî bu eserinde, 3./9. asra kadar Müslümanlar arasında ortaya çıkan fırkaların tarihini ve görüşlerini incelemiştir. Kelam ve mezhepler tarihi kaynaklarında sıkça atıfta bulunulan bu eserin varlığı yakın zamana kadar bilinmemekteydi. İlk defa 1952 yılında Mısırlı yazmalar uzmanı Fuad Seyyid (ö. 1967) tarafından Yemen’de özel bir kütüphanede bulundu. Fuat Seyyid’in istinsah edip yayına hazırladığı 11 varaklık kısım 1974 yılında yayınlandı, ancak onun vefatı üzerine kitabın geri kalan kısmının akıbeti belirsiz kaldı. 1999 yılında doktora araştırmaları vesilesiyle bulunduğum Ürdün’de yazmanın tam bir fotokopisini Racîh Kurdî’nin (ö. 2019) özel kütüphanesinde gördüm. Nüsha tamdı ve istinsah kaydına göre hicri 408 gibi çok erken bir tarihte istinsah edilmişti. Daha sonra kendileriyle birlikte yazmayı tahkik ederek 2018’de İstanbul’da Kuramer Yayınları arasında neşrettik. İslam düşünce tarihini Mu‘tezilî bir yazarın kaleminden okuma imkanını sağlamasının yanı sıra bu eser Mu‘tezile hakkında da ilk elden bir kaynak niteliğindedir. Fırkaların kronolojik sıraya göre ve objektif bir dille tanıtıldığı el-Makâlât, kendisinden sonra yazılmış mezhepler tarihi çalışmalarının büyük çoğunluğuna kaynaklık etmiştir. Akademik camiada büyük ilgi gören her iki tahkik de kısa sürede gerek yurt içinde gerekse yurt dışında çeşitli seviyelerde bilimsel çalışmalara konu oldular. Eserlerin muhteva analizini ve tarihsel değerini başka çalışmalara havale ederek burada sadece bunların dayandıkları yazmalar hakkında bilgi verilecektir. Esasında giriş kısımlarında, konuyla ilgili gerekli bilgiler mevcut olmakla birlikte Hassan Ensari isimli İranlı bir akademisyen tarafından bu neşirlerin yazmalarıyla ilgili yapılan spekülasyonlar, daha detaylı bir açıklama ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Makalemizde mezkur eserleri tahkik etmede esas aldığımız yazmaların temini ve bir yayına dönüş hikayesi ilk elden anlatılarak, Yemen yazmalarının kısaca tasvir ettiğimiz mevcut durumundan kaynaklanan bazı belirsizliklerin okurlarda oluşturabilecek yersiz kuşkuların giderilmesi amaçlanmıştır. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
No Comments.